Gıda Strateji Belgeleri ve Kapitalizm: Neden ve Sonuç (1)…

Ali Rıza Avcan

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve belediyeye bağlı İstanbul Planlama Ajansı (İPA) tarafından hazırlanan 2021 tarihli İstanbul Gıda Strateji Belgesi’nden sonra bu tür bir belgenin ikincisini, okuduğumuz sosyal medya haberleri nedeniyle Bursa’nın Nilüfer Belediyesi’nden beklediğimiz bir süreçte, İzmir, Karşıyaka Belediyesi’nin hamlesi ile 22 Ağustos 2023 tarihinde, ülkemizin ikinci gıda strateji belgesine sahip olduk. Hazırlık çalışmaları uzun bir süredir devam etmekte olan Nilüfer Belediyesi’ne ait belgenin ise ne zaman bitip uygulamaya konulacağı ise henüz belli değil.

Üçüncü bir gıda strateji belgesiyle ardından gelecekleri beklediğimiz bu süreçte, İstanbul, Londra, Bristol ve Malmö gibi kentlerde uygulamaya konulan gıda strateji belgeleriyle Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nün hazırladığı rehberleri, bu konuda yazılmış yayınlarla bilimsel makaleleri dikkate alarak, gündemimize aldığımız Karşıyaka Gıda Strateji Belgesi’ni, hem bir planlama uzmanı hem de 25 yıllık Karşıyakalı bir hemşeri/seçmen olarak bu ve gelecek Pazartesi günü yayınladığımız/yayınlayacağımız iki ayrı yazıyla inceleyip değerlendirmeye çalışacağız.

Ancak bundan önce, yapacağımız inceleme ve değerlendirmelere esas olmak üzere gıda strateji belgesinin ne olduğu ve İzmir metropolünün önemli bir ilçesi olan Karşıyaka’nın tarım ve gıda açısından sahip olduğu geçmişteki ve bugünkü potansiyelini elimizdeki verileri kullanarak ve bir hemşeri olarak Karşıyaka’da yaşadığımız gerçekleri dikkate alarak ortaya koymamız gerekmektedir.

Kentsel Gıda Stratejisi Nedir?

BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), “kentsel gıda stratejisi” terimini, bir kentin gıda sisteminde nasıl bir değişimin hedeflendiğini ve bu değişim için kimlerle nasıl bir çaba gösterileceğini kapsayan bir süreç olarak tanımlıyor ve bu iş için hazırladığı rehberde, kentsel gıda stratejilerinin, bir Avrupa projesi olan Foodlink Projesi çerçevesinde geliştirildiğini, projenin geliştirme amacını, kentlerdeki gıda sisteminin sürdürülebilir hale getirilmesi çerçevesinde; gıda fiyatlarının artışı, gıda yoksunluğu, gıdaya erişimin kırılganlığı ve beslenme biçimlerinin çevresel etkileri gibi nedenlerle dünya çapında ortaya çıkan ya da çıkabilecek isyanları engellemek ve bunu doğrudan bir sonucu olarak ulusal güvenliği sağlamak olarak açıklıyor. (1)

Aynen isyanları, komünleri ve devrimleri ile meşhur Paris‘in, Paris yoksul ve aç halkının barikatlar kurup Saray‘ın askerlerine karşı direnmemesi için kentin Baron Haussmann tarafından yeniden şekillendirilip kentteki tüm ara sokakların kaldırılarak yerine geniş bulvarların yapılmasında olduğu gibi… Kapitalizm, başına gelebilecek belaları önlemek için zaman zaman ve yer yer bu tür önlemleri almak istiyor ve alıyor…

Görüldüğü gibi kapitalizmin çağdaş krizleri boyutunda; özellikle de, kapitalist sistemin egemen olduğu kentlerde yerel/uluslararası Bayer, Unilever, Wall-Mart ve Cargill gibi tarım ve gıda tekelleriyle o tekellerin hakimiyetindeki kent yönetimlerinin uyguladığı neoliberal/özelleştirmeci politikaların sonucunda refahtan ve sosyal güvenlikten yoksun bırakılan halk kitleleri, karşı karşıya kaldıkları bu derin açlık, yoksulluk ve yoksunluk halinin getirdiği evsizlik, gıdasızlık gibi sorunların çözümü için geniş kitleler halinde ayaklanıp mevcut sisteme, uluslararası tekellerin ve o tekellerin şekillendirdiği Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Birleşmiş Milletler (UN), Birleşmiş Milletler’e bağlı Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Dünya Bankası (WBG), Uluslararası Para Fonu (IMF) ve onların yerli işbirlikçilerine; özellikle de yasal olarak kente gelen gıdanın uğramak zorunda olduğu hallerdeki mafya örgütlenmesi, hal dışı kaçak satış ve mafyatik ilişkileri ile ünlenen sebze meyve ihracatçılarına karşı farklı alternatifler üretebilirler. İşte tam da bu tehlike karşısında, adını andığımız uluslararası kuruluşlar, kapitalizmin bir ürünü olan bu sorunun sonuçlarını yumuşatıp geniş kitleleri, sahte bir katılım hikayesiyle “paydaş” adı altında sanki sorunun çözümüne katkıda bulunuyorlarmış gibi işin içine sokarak ve kendi hazırladıkları sahte şablon ve reçeteleri dayatarak, onların bu bozuk gıda ve tarım sistemini düzeltebileceği gibi bir algı yaratmakta, kendilerine bağlı STK ve akademik çevrelerle bunun etkisini arttırmaya çalışmaktadır. O nedenle, bu tür belgelerin hazırlığına katılanlara şu soruyu sormak gerekir: Hazırlayıp tanıtımını yaptığınız bu tür belgelerle hangi uluslararası tarım ve gıda tekeline, lobisine ya da onların ulusal ve uluslararası alanda güçlü, yaygın ve egemen örgütüne karşı çıkıp söz geçirmeye, onlara rağmen geniş halk kitlelerini beslemeyi vaat ediyorsunuz? Dünya tarım ve gıda krizinin nedeni olan kapitalizmle mücadele etmeden, onu mücadelenin odağına koymadan, mücadelenin siyasi boyutunu dikkate almadan, kurduğunuz STK’larla ve ideolojinizi yaymaya çalışan emrinizdeki akademisyenlerle ve içinde tek bir kez “kapitalizm” ya da “anti-kapitalizm” sözcüğünü geçirmeden hazırladığınız strateji belgeleri, planları ile hangi kentte hangi gıda ve tarım sistemini düzenleyebileceksiniz ki?

İşte o anlamda, hazırlanan bu tür belgeler çağdaş kapitalizmin bir sonucu ortaya çıkan derin açlık, yoksulluk ve yoksunluk gibi sorunları çözmekten uzak, kapitalizmin bir iki nefes daha almasını sağlayacak, kapitalist sistemin koşullarını kent boyutunda yeniden üreten, geniş halk kitlelerinin kızgınlığını giderip gazını alacak, onları “yapacağız”, “edeceğiz” diyerek oyalayıp kandırdığı sahte reçetelerden başka bir şey değildir. Yaptığınız ise, açlığa, yoksulluğa, yoksunluğa neden olan kapitalizme, kapitalist sisteme hizmet etmekten başka bir şey değildir.

Şimdi gelelim bu ideolojik ve eleştirel yaklaşım çerçevesinde, İzmir’in ve Karşıyaka’nın gerçeklerini dikkate alarak yapacağımız Karşıyaka Gıda Strateji Belgesi analiz ve değerlendirmesine…

Karşıyaka’nın Bilinen ve Yaşanan Gerçekleri

2007 yılında 515.184 kişiye ulaşan Karşıyaka ilçe nüfusu, 2008 yılında Bayraklı’nın bir ilçe olarak ayrılması sonucunda, % 42,54 oranındaki nüfus kaybı ile 296.031’e inmiş, 2012 tarihli 6360 sayılı yasa gereği, Yamanlar Dağı’nın eteğindeki Sancaklı ve Yamanlar köylerinin mahalleye dönüşmesi nedeniyle, 2012 yılı verilerine göre 286 kişi olan köy nüfusu kent nüfusuna eklenmiş, coğrafi olarak Çiğli, Bayraklı, Bornova ve Menemen ilçelerine komşu, İzmir metropolünün önemli ve büyük bir ilçesidir. Nüfus 2020 yılında en yüksek düzeyi olan 350.100’e ulaşmakla birlikte; nüfus 2021 ve 2022 yıllarında sürekli azalarak 2022 itibariyle toplam 27 mahallede yaşayan 346.264 kişiye ulaşmıştır.

Karşıyaka’nın Tarımsal Faaliyetler Açısından Potansiyeli

Karşıyaka ilçesinin tarım faaliyetleri açısından potansiyelini inceleyip değerlendirmeye kalktığımızda, ilk kullanacağımız resmi veriler, Türkiye İstatistik Kurumu MEDAS veri tabanındaki 2004-2022 dönemi ile ilgili veriler olup; Karşıyaka ilçesi ölçeğinde veri sunan bitkisel üretim, hayvancılık ve tarımsal alet ve malzeme varlığı ile ilgili istatistiklerdir.

Bu verilerle ilgili olan ve yazımıza eklediğimiz bu tablolara baktığımızda, Karşıyaka’daki bitkisel üretim ve hayvancılıkla ilgili tarımsal verilerin, buna ek olarak tarımsal faaliyette kullanılan alet ve malzeme miktarlarının 2004 yılından 2022 yılına kadar devam eden 19 yıllı süre içinde devamlı ve düzenli olarak azaldığını; hatta yok olduğunu görürüz. Örnek verecek olursak, 2004 yılında 312 dekar olan tahıl ve bitkisel ürünlerin ekimine ayrılan tarımsal alan miktarının 2017 yılından sonraki dönemde “0” düzeyine inmesi, 2004 yılında 174 dekar olan sebze ekilen alanların 2022 yılında 67 dekara düşmesi ve buna bağlı olarak ürün başına hesaplanan verimle üretim miktarının devamlı azalmasını gösterebiliriz. (2)

Karşıyaka’daki tarımsal faaliyetlerin bu ölçüde küçülmesi; hatta yok olması çerçevesinde, İzmir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün 2021 yılı verilerine göre Karşıyaka ilçesinin 51.105 dekar büyüklüğündeki alanının % 7,32’inin (3.740 dekar) tarım alanı olduğunu ve Tarım ve Orman Bakanlığı’na ait Çiftçi Kayıt Sistemine sadece 7 çiftçinin kayıtlı olduğunu, ilçe kapsamında 7 adet bitkisel üretim, 17 adet yem işletmesi, 20 adet büyükbaş, 46 adet küçükbaş, 37 adet de arıcılık üretim işletmesi, 5 adet gübre bayii, 2 adet bitki koruma ürünleri bayii, 1 adet tohum bayii, 3 adet zirai alet ve makine bayii, 81 adet petshop, veteriner kliniği, hayvan hastanesi ve benzeri işletmelenin bulunduğunu görürüz. Ayrıca mevcut olan 1 adet tarımsal kalkınma kooperatifinin 7 ortağı, 2 adet su ürünleri kooperatifinin de 214 ortağı olduğunu öğreniriz.

Konuya Karşıyaka’daki 2021 yılı tarımsal üretiminin hangi düzeyde olduğu sorusu üzerinden yaklaştığımızda ise, Karşıyaka’da tarla bitkileri üretiminin olmadığını, tarım arazilerinin % 78,27’sini (2.927 dekar) oluşturan alanda 36 tonu yağlık zeytin, 6 tonu sofralık zeytin, 38 tonu erik olmak üzere toplam 129 ton meyve, % 2,04’ünü (76 dekar) alanda 123 tonu sofralık domates, 7 tonu fasulye 6 tonu börülce olmak üzere toplam 175 ton sebze üretildiğini; ayrıca, 394,17 ton süt, 40.000 adet yumurta, 14.05 ton bal, 561.992 ton su ürünü elde edildiğini, ilçe sınırları içinde 196 adet büyükbaş, 3.943 adet küçükbaş, 267 adet kanatlı hayvanın yaşadığını, arı kovanı sayısının ise 2.810’u bulduğunu öğreniriz. (3)

Tabii ki, bütün bu veriler İzmir’in tarım ve gıda faaliyetleri açısından önde gelip “tarım ilçesi” olarak tanımlanan Ödemiş, Tire, Bergama, Kemalpaşa ve Menemen gibi tarım ilçelerine göre oldukça düşük kalan, önemsiz rakamlardır. O nedenle de, Karşıyaka’nın bir tarım kenti olduğu, gıdaya yönelik tarımsal faaliyetlerin Karşıyaka için önemli ve öncelikli olduğu, bu nedenle Karşıyaka Belediyesi‘nde bir Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü oluşturup başına bu zamana kadar tarımla ilgisi olmamış ve bu alanda bilgi, birikim ve deneyime sahip olmayan birinin atanmasının gerekli olduğu söylenemez. Nitekim Karşıyaka Belediyesi’nin 2020-2024 dönemine ait stratejik planı ile 2019, 2020, 2021 ve 2022 mali yıllarına ait faaliyet raporlarında ve performans programlarında bu konuya önem ve öncelik verilmediği için tarım ve gıdaya ilişkin hiçbir amaç, hedef, faaliyet ve performans verisi; hatta bu belgelere ait metinlerde –ilgili yasaların madde hükümleri dışında- tek bir kez olsun “gıda” ve “tarım” sözcükleri yer verilmemiştir. Bu durum, 1 Nisan 2022 tarih, 93 sayılı belediye meclisi kararı ile Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü‘nün kurulup başına İzmir Büyükşehir Belediyesi‘nden gelme bir göevlinin atanması sonrasında, 2023 yılına ait performans programına eklenen ve 2.2.7.1 kodu ile imlenen “Sürdürülebilir Tarım Uygulamalarını Arttırmak” başlıklı performans hedefi ile değiştirilmiş; böylelikle, Karşıyaka Gıda Strateji Belgesi‘ni hazırlama ile ilgili çalışmalara yasal ve mali bir dayanak kazandırılmıştır. (4)

Karşıyaka tarımındaki bu yoksullaşma ve yok olmanın nedeninin ise, Karşıyaka’da yaşayanlar ya da Karşıyaka’ya, özellikle de belediye meclisinin binlerce kararına nesnel bir şekilde bakanlar için ilçedeki rant kokan çarpık yapılaşma ve belediye meclisinin parsel bazındaki değişikliklerle ilgili binlerce kararı sonucunda ortaya çıkan tarım arazilerinin imara açılması ya da yağmalanması olduğu söylenebilir.

Şemikler’deki mandalina bahçesinin dünü ve bugünü…

Elimizde Karşıyaka’daki imara açılan alanların ya da imar planlarındaki işlev değişikliklerinin, tarım alanları aleyhine yıllar itibariyle gelişimini gösteren yayınlanmış resmi bir istatistik olmamakla birlikte; Karşıyaka’da yaşayıp gördüklerimiz, yıllar içinde verimli tarım alanlarının; özellikle de Bostanlı, Şemikler ve Demirköprü gibi mahallelerdeki büyük mandalina ve sebze bahçelerinin imara açılması ya da tarım arazisi olmaktan çıkarılması nedeniyle devamlı azalıp yok olduğunun kanıtıdır. Şahsen tanık olduğum bir olay çerçevesinde, Şemikler’in yerlisi rahmetli’ya ait geniş mandalina bahçelerinin 50 daire karşılığında müteahhide verilmesi nedeniyle bugün orada büyük bir sitenin var olmasını ya da belediye tarafından açılan Ordu Bulvarı’nın Erdoğan Akkaya Sokağı ile kesiştiği köşede yer alan büyük mandalina bahçesinin, sahibinin ölümünden sonra varisleri tarafından hem Kılıçoğlu İnşaat’a verilerek yerine iki ayrı blok halinde koskocaman bir apartman yapılmasını hem de o güzelim bahçenin yola terk suretiyle yok edilmiş olmasını örnek olarak verebilirim.

İşte bütün bu veriler ve yaşanan gerçekler ışığında, bir zamanlar az da olsa anlamı olan Karşıyaka tarımının bilerek ve bilinçli bir şekilde yok edilmesinden sonra ve bu yok oluşun nedenlerini arayıp çözümü için önlem geliştirip önermek ya da talep etmek yerine çıkıp da; “biz burada kent tarımı yapalım”, “belediyeye ait park ve bahçelerde agroekolojik uygulamalara geçelim”, “balkonlarda ve apartman bahçelerinde agroekolojik tarım yapalım” demenin, gerçek sorunu görüp üzerine gidememekten kaynaklanan ikiyüzlü bir politikanın, sahte bir hayal ticaretinin sonucu olduğuna inanıyorum. (5)

Karşıyaka’nın Gıdanın İşlenmesi, Dağıtımı ve Tüketimi İle İlgili Potansiyeli

Konunun gıda ile ilgili yönünde ise, İzmir İl Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün 2021 yılı verilerine göre ilçe genelinde 3.092 adet gıda işletmesi, incelediğimiz 2023 tarihli Karşıyaka Gıda Strateji Belgesi verilerine göre de 174 adet süpermarket, 111 adet e-ticaret birimi, 7 adet pazar yeri (Çok Katlı Pazaryeri, Bostanlı, Şemikler, Cumhuriyet, M. Kemal, Örnekköy, Zübeyde Hanım), 2 adet yenilenebilir peyzaj alanı bulunduğu bilinmekle birlikte; bugüne kadar Karşıyaka ilçesinin gıda talebi, arzı ve tüketimi konusunda hiçbir bilgiye sahip olunmadığı, gıdanın üretimi, işlenmesi, lojistiği, tüketimi ve atık olarak değerlendirilmesine ilişkin hiçbir verinin toplanmadığı, gerekli araştırma ve analizlerin yapılmadığı, buna ilişkin envanterlerin hazırlanıp güncellenmediği, gıda ile ilgili işyerlerinin yeterince denetlenmediği, gıdanın ilgili diğer sektörlerle birlikte Karşıyaka içi ve çevresinde; ayrıca, metropol bütününde geçirdiği süreçler konusunda geçerli ve güvenilir verilere sahip olunmadığı ortaya çıkar. Nitekim 2023 tarihli Karşıyaka Gıda Strateji Belgesi’nin “Eylemler” bölümünde, gıda ile ilgili olarak kent-bölge sınırlarının belirlenmesi, tarım/gıda sistemi, üretici ve tedarikçi, üretici, çiftçi, köylü ve topraksız tarım emekçisi envanterlerinin hazırlanması, iklime ve coğrafyaya özgü tarımsal ürünlerin araştırılması faaliyetinin önümüzdeki dönemlerde yapılacak yedi ayrı hedef olarak yazılı olmuş olması da bu büyük eksikliğin en somut kanıtıdır.

Tarımsal faaliyetlerin gün geçtikçe azalıp yok olduğu ve gıda ile ilgili hiçbir verinin olmadığı bir ortamda hazırlanan Karşıyaka Gıda Strateji Belgesi ile ilgili çözümleme ve değerlendirmelerimi ise önümüzdeki hafta paylaşacağım yazıda dile getirmeye çalışacağım.

(1) Moragues, A.; Morgan, K.; Moschitz, H.; Neimane, I.; Nilsson, H.; Pinto, M.; Rohracher,H.; Ruiz, R.; Thuswald, M.; Tisenkopfs, T. and Halliday, J. (2013) Urban Food Strategies, The Rough Guide to Sustainable Food Systems, FOODLINKS FP7 projesi çerçevesinde geliştirilen belge (GA No.265287), FAO, s.5.

(2) Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Bitkisel Üretim ve Hayvancılık İstatistikleri 2004-2022.

(3) İzmir, Tarımla Büyüyen Şehir, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Karşıyaka Tarım Sunumu, 2021.

(4) Karşıyaka Belediyesi Strateji Planı 2020-2024, 2109, 2020, 2021, 2022 ve 2023 Mali Yılları Performans Programları.

(5) Karşıyaka Gıda Strateji Belgesi.

Yorum bırakın